Sıkça
Sorulan
Sorular

—— En çok sorulan sorular

Sık
Sorulan
Sorular

Tahkim, taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkların devlet mahkemeleri yerine, taraflarca belirlenen hakemler tarafından nihai ve bağlayıcı olarak çözümlendiği bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.

Tahkim, devlet mahkemelerinden daha hızlı, daha ekonomik, daha esnek ve daha profesyonel bir yargılama sağlar. Tahkim yargılaması sonucunda verilen kararlar, mahkeme kararları gibi aleni değildir, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça gizlidir. Bu nedenle, ticari sırların korunması gereken durumlarda tacirler tarafından oldukça tercih edilen bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Ayrıca tahkim, uyuşmazlıkları nihai ve bağlayıcı olarak çözümler. Tahkimin avantajlarına ilişkin daha ayrıntılı bilgi almak için Neden Tahkim? sayfamızı inceleyebilirsiniz.

Tarafların arabuluculuk sürecinde anlaşamaması durumunda anlaşmazlığa ilişkin karar verme yetkisi yoktur. Arabulucu, anlaşmazlıkların çözümü sürecinde taraflara yardımcı olur. Tahkim yargısal bir yol olması sebebiyle arabuluculuktan ayrılmaktadır. Hakem veya hakem kurulu bizzat hakim gibi uyuşmazlığı ele alıp çözümler ve karar verir. Bu karar direk ilamlı takip konusu yapılabilir.

Kurumsal tahkim, taraflarca seçilen bir tahkim kurumunun önceden belirlenmiş olan kurallarının, hakem tarafından uyuşmazlığa uygulanması esasına dayanmaktadır. Ad Hoc tahkim ise, kurumsal tahkim dışındaki bütün tahkim süreçlerini ifade etmektedir. Ad Hoc tahkiminde tahkim sürecini yöneten bir kurum mevcut değildir.

Tahkim yargılaması, devlet mahkemelerine göre daha ekonomiktir. Tahkim yargılamasının maliyetleri seçilen kurumsal tahkim merkezinin ücret tarifesine göre değişkenlik gösterebilir. Özellikle ulusal tahkim merkezleri yargılama maliyetlerini devlet yargılamasından düşük tutmak için çaba göstermektedirler. Devlet mahkemelerin aksine, uyuşmazlık tutarı arttıkça harç ve masraf oranlarının düşmesi tahkimi daha da ekonomik hale getirmektedir. Tahkimin ekonomik avantajlarına ilişkin daha ayrıntılı bilgi almak için Neden Tahkim? sayfamızı inceleyebilirsiniz.

HMK ve MTK uyarınca, taraflar aksini kararlaştırmadıkça, tek hakemli davalarda hakemin seçildiği, birden çok hakemli davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde hakem veya hakem kurulunca esas hakkında karar verilir. Tarafların anlaşmasıyla; anlaşamamaları halinde taraflardan birinin başvurusu üzerine mahkeme kararıyla süre uzatılabilir.

Kurumsal tahkim merkezleri yargılama süresine ilişkin düzenlemeler yaparak uyuşmazlıkların daha kısa sürelerde de çözümlenmesini de öngörebilirler. Örneğin ISTAC seri tahkim kuralları, dosyanın tek hakeme havalesinden itibaren 3 ay içerisinde esas hakkında karar verileceğini düzenlemektedir.

Taraflar, usuli zaman çizelgesi ile yargılama süresini uyuşmazlığın niteliğine uygun şekilde uzatılıp kısaltabilirler.

Bir uyuşmazlığın tahkimde görülebilmesi için tahkime elverişli olması gerekir. Türk Hukuku’nda MTK’nın 1. maddesi ve HMK’nın 408. maddesi uyarınca taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli değildir. Bu düzenlemeler uyarınca sayılan durum haricindeki sözleşmesel veya sözleşme dışı hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişlidir.

Taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan kaynaklanan ve tarafların iradesine tabi olmayan işlere ek olarak taraflardan birinin diğerine oranla daha zayıf olması nedeniyle korunması gerektiği görüşü baskın olan; işçilik alacaklarına ilişkin davalar, kiralananın tahliyesine ve kira tespitine dair davalar ve tüketici kanunu kapsamındaki davaların tahkim yargılamasına uygun olup olmadığı tartışmalıdır.

İtirazın iptali davası (İİK m.67), icra hukukunda, ilâmsız icraya has (özel) bir dava türüdür. itirazın iptali davasının (devlet mahkemesinde değil de) tahkimde görülüp görülmeyeceği konusunda da, öğretide farklı görüşler ve çelişik Yargıtay kararları bulunmaktadır. İİK’nun 67.maddesinden kaynaklanan itirazın iptali davası özel hukuk uyuşmazlığı niteliğinde olup, kamu düzeniyle alâkalı değildir. Tarafların iradelerine tâbi olmayan hususları da ihtiva etmediğinden ihtilâfın tahkimde görülmesine yasal bir engel yoktur.

Bir uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesini sağlamanın iki yolu mevcuttur:

1-Hukuki ilişki kurulurken taraflar arasındaki sözleşmeye tahkim şartı ekleyerek veya ayrı bir tahkim sözleşmesi yaparak
2- Uyuşmazlık ortaya çıktıktan sonra uyuşmazlığın tahkimde çözümlenmesi konusunda tarafların zımni veya aleni olarak anlaşmasıyla

Her iki alternatifte de esas olan taraf iradeleri olup değişen iradelerin uyuşma zamanıdır. Uyuşmazlık ortaya çıktıktan sonra taraflardan birinin tahkime başvurmasına ilk cevap dilekçesiyle itirazda bulmayan davalı, hakem veya hakem heyetinin yetkisini kabul etmiş sayılır ve itiraz hakkını kaybeder.

Bir hukuki ilişkiden doğan uyuşmazlıkların tahkimde çözümleneceğini düzenleyen anlaşmalara tahkim anlaşması denilmektedir. Tahkim anlaşması tarafların iradelerini kesin ve net şekilde herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymalıdır.
Tahkim anlaşması, sözleşmeye eklenecek hükümlerle tahkim şartı olarak veya tahkime ilişkin düzenlemeleri içeren ayrı bir tahkim sözleşmesi ile sağlanabilir.

Türk huukunda tahkim anlaşmasının yazılı olarak yapılması gerekmektedir. Yazılılık şartı, kanunun açık hükmü uyarınca geniş yorumlanmakta ve karşılıklı teati edilmiş mektup, telgraf, fax, e-mail veya imzalanmış bir sözleşme ile sağlanabilmektedir.

Tahkim anlaşmasında taraf iradeleri hiçbir şüpheye yer vermeyecek kadar açık ve kesin olmalıdır. Mahkeme ve tahkimin aynı anda yazılması, olmayan tahkim merkezlerine atıf yapılması, mahkeme ve tahkimin kademeli düzenlenmesi, tahkim anlaşmasının hangi uyuşmazlığa ilişin yapıldığının anlaşılmaması tahkim anlaşmasının geçersizliğine yol açabilecektir.

Tahkim anlaşması yapılacak taraflar arasındaki ilişki, kanunun uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesine izin verdiği bir konu olmalıdır. Aksi halde ilgili uyuşmazlık, tahkime elverişli olmayacaktır.

Tahkim anlaşmasının temsilci aracılığı ile imzalanması durumunda temsilcinin bu konuda özel ve açık olarak yetkilendirilmesi gerekmekte olup aksi taktirde geçersiz tahkim anlaşması nedeniyle hakem heyeti yetkisiz kalabilir, verilen hakem kararı iptal edilebilir veya hakem kararının tenfizi reddedilebilir. Tahkim anlaşması imzalamak için özel yetki iradi temsilciler için aranırken, organ sıfatına haiz temsilciler için aranmaz.

Bu şartların sağlanması durumunda, tahkim anlaşması geçerlilik kazanacak ve uyuşmazlık tahkim yoluyla çözülebilecektir.

Taraflar arasında geçerli bir tahkim sözleşmesi varsa, uyuşmazlık halinde taraflar tahkim yoluna gitmek zorunda oldukları gibi, bu uyuşmazlığın çözümü için mahkemelere başvuramazlar. Geçerli bir tahkim sözleşmesine rağmen davacı mahkemede dava açarsa, davalı süresi içinde tahkim ilk itirazında bulunarak davanın usulden reddini isteyebilir.

HMK ve MTK’da tahkim yargılamasının, tek hakemli davalarda hakemin seçildiği, birden çok hakemli davalarda ise hakem kurulunun ilk toplantı tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl süreceği belirlenmiştir.

Uyuşmazlığın niteliğine göre taraflar usuli zaman çizelgesi düzenlenirken veya yargılama aşamasında bu sürenin uzatılmasına karşılıklı karar verebileceği gibi taraflardan biri mahkemeye başvurarak da sürenin uzatılmasını talep edebilir. Mahkemenin, bu konudaki kararı kesindir.

Tahkim kararlarına karşı sınırlı sayıda belirlenen iptal sebepleri ile iptal davası açılması mümkündür. Tahkim kararları, süresi içinde iptal davası açılmaması veya iptal davasının kararının kesinleşmesiyle tahkim kararı da kesinleşmiş olacaktır.

Hakem kararının nihai olması, başta yapılan tahkim anlaşmasıyla doğrudan doğruya bağlantılı bir husustur. Tahkim anlaşması yapıldığında mahkemelerin yalnızca ilk derece incelemesinden feragat etmiş olunmaz, aynı zamanda istinaf ve temyiz aşamasından da feragat edilir. Dolayısıyla hakem kararına karşı mahkemelerin, esastan inceleme yetkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, bir hakem kararı, doğrudan nihai hale gelmektedir (Res Judicata in Arbitration).

Bağlayıcılığı ise tahkim kavramıyla doğrudan alakalıdır. Hakemler, yetkilerini doğrudan taraflardan alırlar. Taraflar da hakemler tarafından verilen kararın bağlayıcı olacağını tahkim anlaşmasında önceden kabul etmiş olurlar. Dolayısıyla hakem kararları bağlayıcı niteliktedir.

Hakem kararlarının bağlayıcı ve nihai olması ile iptal davasına konu olması farklı meselelerdir. Hakem kararlarına karşı açılan iptal davası, hükmün bağlayıcılığına ve nihailiğine halel getirmez. Ancak iptal davası sonunda karar iptal edilirse bu etki ortadan kalkabilir.

Evet, tahkim kararları tıpkı mahkeme kararları gibi icra daireleri vasıtasıyla icra edilirler. Milli tahkim (HMK tahkimi) kararları, hiç bir mahkeme kararı veya onayı aranmaksızın, doğrudan ilamlı icraya konulabilir. Milletlerarası tahkim (MTK tahkimi) kararları arabuluculuk kararlarında olduğu gibi icra edilebilirlik şerhi alınarak icraya konulur. İcra edilebilirlik şerhi, MTK madde 3 uyarınca yetkili asliye hukuk mahkemesinden tahkime elverişlilik ve kamu düzeni yönünden dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir. Yabancı hakem kararlarının icraya konulabilmesi için öncelikle tenfizi istenmelidir. Tenfiz kararından sonra yabancı hakem kararlarının icrası mümkündür.

HMK tahkimi, bir uyuşmazlığın çözümünde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na tabi olmasını ifade eder. Yabancılık unsuru içermeyen ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği uyuşmazlıklar Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na tabi olarak çözümlenirler. MTK tahkimi, yargılaması Türkiye’deki yapılacak bir uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması halinde Milletlerararsı Tahkim Kanunu’na tabi olmasını ifade eder. Hem HMK tahkimi hem de MTK tahkimi neticesinde Türkiye’de verilen kararlar yerli hakem kararlarıdır. Yabancı hakem kararı ise bir uyuşmazlığın tahkim yerinin Türkiye haricinde bir yer olması halinde ifade eder.

Kurumsal tahkim yargılaması, belirlenen tahkim merkezinin kuralları uyarınca tahkim talebinin ya da dava dilekçesinin tahkim merkezi sekretaryasına sunulması ile başlatılır. Ad hoc tahkim yargılaması ise hakem atanması için asliye hukuk mahkemesine başvurulması veya hakemler taraflarca seçilecekse davacının seçtiği hakemi karşı tarafa bildirmesi ile başlar.

Davalı cevap dilekçesi sunmazsa bu durum davacının iddialarının ikrarı veya davanın kabulü olarak değerlendirilmeyip yargılamaya devam edilir.

Taraflar, aksini kararlaştırmış olmadıkça, tahkim yargılaması sırasında iddia veya savunmalarını değiştirebilir veya genişletebilirler. Ancak, hakem veya hakem kurulu, bu işlemin gecikerek yapılmış olduğunu veya diğer taraf için haksız bir şekilde büyük zorluk yarattığını ve diğer durum ve koşulları dikkate alarak, böyle bir değişiklik veya genişletmeye izin vermeyebilir. İddia veya savunma tahkim sözleşmesinin kapsamı dışına çıkacak şekilde değiştirilemez veya genişletilemez.

Hakem veya hakem kurulu, delillerin ikamesi, sözlü beyanlarda bulunulması veya bilirkişiden açıklama istenmesi gibi sebeplerle duruşma yapılmasına karar verebileceği gibi; yargılamanın dosya üzerinden yürütülmesine de karar verebilir. Taraflar, aksini kararlaştırmadıkça, hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin talebi üzerine yargılamanın uygun aşamasında duruşma yapılmasına karar verir.

Taraflardan biri, geçerli bir neden göstermeksizin duruşmaya katılmaz veya delillerini sunmaktan kaçınırsa; hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasına devam ederek mevcut delillere göre karar verebilir.

HMK’daki delillerle ilgili düzenlemeler tahkimde uygulanmamalıdır. HMK veya MTK HMK’nın delillerle ilgili düzenlemelerine atıf yapmamıştır.

Delilere ilişkin meseleler emredici kurallara aykırı olmamak koşuluyla taraflarca serbestçe kararlaştırılabilir; bir kanuna, milletlerarası veya kurumsal tahkim kurallarına yollama yaparak belirlenebilir.

Tarafların dayanacağı deliller konusunda irade serbestliği esastır. Emredici kullara ve kamu düzenine aykırı olmaması ve aksi taraflarca kararlaştırılmadığı sürece delillerin kabul edilebilirliği, ispat değeri ve değerlendirilmesi konusunda hakemlerin geniş bir taktir yetkisi vardır.

Tahkimde delillerin ikamesine ilişkin uygulamada en çok kullanılan kurallar Uluslararası Barolar Birliği’nin yayınladığı IBA Kuralları ve IBA kurallarına alternatif olarak ortaya çıkan Prag Kuralları’dır. Taraflar bu kurallardan birinin uygulanacağı konusunda anlaşabileceği gibi hakemler de bu kurallardan birinin uygulanmasına karar verebilir veya kılavuz olarak yararlanabilirler.

HMK’daki senetle ispat mecburiyetine ilişkin kurallar da tahkime uygulanmaz. Tahkimde esas olan vakıaların ispatı olup, vakıaların ispatı aşamasında her türlü delilden faydalanılabilir.

Hakem veya hakem kurulu yargılama kapsamında keşif yapılmasına, delil tespitine ve belge ibrazına karar verebilir. Hakem veya hakem kurulu delillerin toplanması, üçüncü kişilerin elindeki belgelerin ibrazı konusunda mahkemeden yardım isteyebilir.

Delillerin kabul edilebilirliğine, ispat güçlerine, konuyla ilgili olup olmadığına dair hakemlerin yaptığı değerlendirmeler denetime tabi değildir.

Taraflardan biri, geçerli bir neden göstermeksizin delillerini sunmaktan kaçınırsa; hakem veya hakem kurulu, tahkim yargılamasına devam ederek mevcut delillere göre karar verebilir.

Tahkim de vakıaların ispatında kullanılan en temel deliller belgeler, tanıklar, uzman görüşü/bilirkişi raporları ve keşiftir.

Tahkimde kağıt üzerinde veya elektronik, işitsel, görsel veya başka bir şekilde kaydedilen veya saklanan yazılı dokümanlar, iletişim, resim, veri veya programlar belge olarak kabul edilebilir. Hakem veya hakem kurulu belge ibrazına karar verebilir veya üçüncü kişilerin elindeki belgelerin ibrazı konusunda mahkemeden yardım isteyebilir.

Senetle ispat kuralı tahkimde aksi kararlaştırılmadıkça geçerli değildir. Taraflar, taraf temsilcileri, yetkilileri ve çalışanları da dahil herkes tanık olabilir. Tanık beyanları genellikle duruşma öncesinde yazılı olarak sunulmuş olur ve duruşmada tanıkların çapraz sorgusu yapılabilir. Yazılı tanık beyanları hazırlanırken taraf vekilleri tanıklar ile birlikte çalışabilmektedir ancak yanlış, yanıltıcı eksik bilgi verilmesi durumunda çapraz sorguda ortaya çıkarılması söz konusu olabilir. Ayrıca yalancı tanıklık TCK anlamında suç teşkil edebilir.

Hakemlerin uzmanlık alanına girmeyen konularda taraflarca bilirkişi raporu sunulabileceği gibi hakem veya hakem heyeti de bir konuda bilirkişi atanmasını kararlaştırabilir. Hakem bilirkişi raporu ile bağlı olmadığı gibi bilirkişi atamakla da yükümlü değildir. Taraflarca hazırlatılan bilirkişi raporlarında da bağımsızlık ve tarafsızlık esastır, çapraz sorgulama esnasında aksinin ortaya çıkarılması taraf bilirkişi raporunun güvenilirliğini sarsar ve raporların kabul edilebilirliğini ortadan kaldırabilir.

Hakem heyeti re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine, yargılamaya konu olan uyuşmazlıkla ilgili vakıanın gerçekleştiği yer, vakıa ile ilgili kişiler ve nesneler hakkında keşif yapılmasını kararlaştırabilir. Delil ibrazına ilişkin ret sebeplerine dayanarak keşif kararına da itiraz etmek mümkündür.

Tahkim yargılamasında da geçici hukuki koruma önlemi olarak ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve delil tespitine karar verilebilir.

Tahkim yeri hukuk kuralları ve taraflar arasındaki anlaşmaya göre geçici hukuki koruma kararı verebilecek merciler ve verilebilecek geçici hukuki koruma kararları değişkenlik gösterebilir.

MTK tahkiminde hem tahkim yargılamasından önce hem de tahkim yargılaması sırasında mahkemeden geçici hukuki koruma tedbirlerine karar vermesi talep edilebilir. HMK tahkiminde ise hakem heyetinin oluşmaması gibi sebeplerle hakem veya hakem kurulunun zamanında veya etkin olarak hareket edemeyecek olduğu hâllerde, hakem veya hakem kurulundan izin alınması durumunda veya tarafların bu konudaki yazılı sözleşmesine mevcutsa geçici hukuki koruma tedbirlerine ilişkin mahkemeye başvurulabilir. Tahkim yargılamasının başında ihtiyaç duyulan geçici korumanın hızla sağlanabilmesi için acil durum hakemi de atanabilir.

HMK’da hakemlerin ihtiyati tedbir ve delil tespitine karar verebileceği düzenlenirken MTK’da hakemlerin ihtiyati tedbir ve ihtiyati hacze karar verebileceği belirtilmiştir. Hakemlerin vereceği kararlar üçüncü kişileri bağlamadığı ve hakemler dava konusu ile sınırlı yetkili olduğu için MTK’da belirtilen hakemler tarafından verilebilecek ihtiyati haciz kararını karşı tarafın tüm malvarlığını kapsayan bir haciz işlemi olarak uygulanması tartışmalıdır.

Hakemin yetkisinin taraflar arasındaki akdi ilişkiye dayanması sebebiyle, hakemler üçüncü kişileri bağlayıcı geçici hukuki koruma kararları veremezler ve dava konusuyla sınırlı yetkileri vardır. Tahkimde ihtiyati tedbir kararları ya hakkında geçici koruma kararı verilen tarafa yöneliktir ya da dava konusu olan uyuşmazlıkla ilgili olan mal varlığı unsurlarına ilişkindir.

MTK tahkiminde taraflardan biri, mahkemeden ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı almış ise otuz gün içinde tahkim davasını açmak zorundadır. Aksi halde ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kendiliğinden ortadan kalkar.

HMK tahkiminde taraflardan biri, mahkemeden ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı almış ise iki hafta içinde tahkim davasını açmak zorundadır. Aksi hâlde ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kendiliğinden ortadan kalkar.

Tahkimin niteliği itibariyle hakemlerin zor kullanma (imperium) yetkisi bulunmamaktadır. Hakemler tarafından verilen geçici koruma tedbiri kararları icra edilebilir değildir. Bu sebeple her ne kadar tahkim yargılamasında taraflar çoğunlukla hakemlerin vermiş olduğu geçici hukuki koruma kararları kendi iradeleriyle uysa da zaman zaman geçici koruma kararlarının
mahkemelerce icrası gerekmektedir.

HMK ve MTK’da hakemlerce verilen geçici hukuki koruma kararlarının icrası konusunda farklık bulunmaktadır. HMK’da mahkeme hakem veya hakem kurulunca verilen tedbir kararının, geçerli bir tahkim sözleşmesinin var olması kaydıyla taraflardan birinin talebi üzerine icra edilebilirliğine karar verebilir. Bunun için mahkeme geçerli bir tahkim anlaşmasının varlığına kanaat getirmelidir. Bu tespitin yapılması için ilk görünüş ispatı yeterlidir. Zira tahkim anlaşmasının geçerliliği hususunu denetlemek hakeme ait bir görevdir.

MTK’da ise taraflardan biri hakemlerce verilen geçici hukuki koruma kararlarını yerine getirmezse karşı taraf, geçici koruma kararı verilmesi istemiyle yetkili mahkemenin yardım isteyebileceği düzenlenmiştir. MTK’da mahkemelere HMK’ya kıyasla daha geniş bir yetki verilmiş olsa da yardım kapsamında hakim içerik denetimi yapmamalı, yalnızca geçerli bir tahkim sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, hakemlerin usulüne uygun olarak atanıp atanmadığı ve içeriğinin cebri icraya elverişli olup olmadığını, kamu düzenine aykırılık oluşturup oluşturmadığını denetlemelidir. Ancak mahkeme, kararın icrası için zorunlu olduğu taktirde hakem kararını eskisine uygun veya aynı değerde bir karar ile belli ölçüde değiştirebilir.

Tahkim yargılamasında masraflar yargılama masrafları ve taraf masrafları olarak iki üst başlık altında incelenir. Temel masraf kalemleri aşağıdaki gibidir;

Yargılama Masrafları:
- Hakem ücret ve giderleri
- İdari masraflar (başvuru harcı ve avanslar)
- Duruşmaya ilişkin masraflar (Duruşma salonu, hakemlerin seyahat ve konaklama masrafları, tercüme masrafları, zabıt katibi masrafları)

Taraf Masrafları:
- Temsil masrafları / Vekalet ücretleri
- Uzman ücretleri
- Tanık Masrafları

HMK ve MTK kapsamında yapılan tahkimlere ilişkin masraflar HMK’nın 441’inci maddesinde, MTK’nin 16’ıncı maddesinde düzenlenmiş olsa da masraflar konusunda da irade serbestliği esastır ve taraflar yargılama masrafları kapsamında kabul edilecek kalemleri aralarında düzenledikleri bir sözleşmeyle veya kurumsal tahkim kurumlarının kararlarına atıf yaparak belirleyebilirler. Kurumsal tahkim kurumlarının masraflar konusunda hakemlere geniş takdir yetkisi verdiği görülmektedir.

Tahkimde yargılamanın başında yargılama masraflarını karşılamak için hem davalının hem davacının avans yatırması talep edilir. HMK ve MTK’da hakem ücreti ve idari masraf avansının, öngörülen süre içinde ödenmemişse hakem veya hakem kurulunun yargılamayı durdurabileceği, belirli bir süre içerisinde avans ödenmezse tahkim yargılamasının sona erdirebileceği düzenlenmiştir. Davalı tarafından ödenmesi gereken avansın ödenmemesi durumunda, avans miktarının, davacı tarafından ödenerek yargılamaya devam edilebilmektedir.

Masrafların paylaşılmasına ilişkin taraf iradelerine öncelik verilmekle birlikte taraflar arasında bu konuda anlaşma olmayan durumlarda hakemlere geniş bir taktir yetkisi tanımaktadır. Tahkimde masrafların paylaşılmasına ilişkin yeni trendler mevcut olmakla birlikte tahkimde masrafların paylaşılmasına ilişkin sonuca bağlı masraf paylaşımı ve Amerikan kuralı olarak iki temel yöntem mevcuttur. Sonuca bağlı masraf paylaşımı modelinde masraflar taleplerinin kabulü ve iddialarının ispatlanmasına orantılı olarak taraflarca karşılanır. Bu model devlet mahkemelerindeki mevcut davayı kaybeden tarafın kaybettiği oranda masraflara katlanması ile benzerdir. Amerikan kuralında taraflar kendi masraflarına katlanır.

Bir yargılama sonucunda avukatın hak kazandığı vekâlet ücreti ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan biri vekil ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmede kararlaştırılan akdi avukatlık ücreti, diğeri ise dava sonucunda ‘Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ dikkate alınarak yargı merci tarafından hüküm altına alınan karşı vekâlet ücretidir.

HMK ve MTK’nın uygulanmadığı yabancı hakem kararlarında karşı vekalet ücretine yargılama masrafı olarak karar verilmemektedir. Ancak sonuca bağlı paylaşım modelinin taraflar arasında kararlaştırıldığı, tahkim kurallarında yer aldığı veya hakemlerin taktir yetkisini bu yönde kullandığı uyuşmazlıklarda davayı kazanan tarafın avukatlarına ödediği akdi vekalet ücreti karşı tarafa yükletilebilir.

HMK’nın 441’inci maddesinde ve MTK’nın 16’ıncı maddesinde ise yargılama masrafları arasında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu açıkça belirtilmiş olmasına rağmen akdi vekalet ücretine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Bu kapsamda HMK ve MTK kapsamında yapılan yargılamalarda hakem yargılama masrafı olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre karşı vekalet ücretine hükmedebilir. Akdi vekalet ücretinin ise bu yargılamalarda yargılama masrafı olarak kabul edilmesi taraf iradelerine, atıfta bulunulan kurumsal tahkim merkezlerinin kurallarına, hakimin taktir yetkisini hangi yönde kullandığına göre değişkenlik gösterebilir.

ISTAC kuralları 41’inci maddesinde ve İTOTAM kurallarının 50’inci maddesinde vekalet ücretinin tahkim masrafları arasında kabul edilmesi sebebiyle bu kuralların uygulanacağı uyuşmazlıklarda akdi vekalet ücretleri de tahkim masrafı olarak kabul edilir.

Hakem kararlarının tavzihi, düzeltilmesi, tamamlanması, iptali ve tenfizi söz konusu olabilir. MTK ve HMK uyarınca düzeltme, tavzih ve tamamlama kararları, taraflara bildirilir ve hakem kararının bir parçasını oluşturur.

İptal davası, MTK uyarınca otuz gün, HMK uyarınca 1 ay içinde açılabilir. Bu süre, hakem kararının veya düzeltme, yorum ya da tamamlama kararının taraflara bildirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

İptal davası açma hakkından feragat edilebilmesi için tahkim yargılamasının her iki tarafının da yerleşim yerlerinin yurtdışında olması gerekmektedir. Ancak bu koşulla taraflar MTK uyarınca, iptal davası açma hakkından kısmen veya tamamen feragat edebilirler. Taraflarca iptal davası açılmasından vaz geçilmiş olsa da icra edilebilirlik şerhi verilirken mahkeme tahkime elverişlilik ve kamu düzeni yönünden re’sen inceleme yapar.

İptal nedenleri kanunda sayılanlarla sınırlıdır. İptal davası sırasında davanın esasına girmeksizin iptal nedenlerinden birinin mevcut olup olmadığı ivedilikle ve öncelikle incelenir. İptal nedenleri HMK ve MTK’da birbiri ile uyumlu olarak düzenlenmiştir. İptal nedenlerini aşağıdaki gibi üç ana başlık altında toplayabiliriz:

A) Re’sen Dikkate Alınanlar
- Tahkime elverişlilik – MTK Madde 15.2(a)
- Kamu düzeni - MTK Madde 15.2(b)
B) Tahkim Usulü
- Heyet oluşumu - MTK Madde 15.1(b)
- Süre - MTK Madde 15.1(c)
- Yargılama Usulü ( durumun kararın esasına etkili olma şartı mevcut)- MTK Madde 15.1(f)
- Eşitlik ve hukuki dinlenilme- MTK Madde 15.1(g)
C) Yetkisizlik
- Taraflardan birinin ehliyetsizliği (Kapasite) - MTK Madde 15.1(a)
- Tahkim anlaşmasının geçersizliği - MTK Madde 15.1(a)
- Hakemlerin yetkili olup olmadıklarına ilişkin verdikleri kararın hukuka aykırı olması - MTK Madde 15.1(d)
- Hakemlerin yetki aşımı - MTK Madde 15.1(e)

HMK tahkiminde hakem kararına karşı iptal davası açılması kararın icrasını durdurmaz. Ancak taraflardan birinin talebi üzerine hükmolunan para veya eşyanın değerini karşılayacak bir teminat gösterilmek şartı ile kararın icrası durdurulabilir.

MTK tahkiminde ise iptal davasının reddi kesinleşene kadar icra edilebilirlik şerhi verilemez ve takip yapılamaz.

İptal davası HMK tahkiminde, tahkim yeri bölge adliye mahkemesinde, MTK tahkiminde davalının yerleşim yeri veya olağan oturma yeri ya da işyerinin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesinde açılır; öncelikle ve ivedilikle görülür.

İptal talebi, davaya bakan bölge adliye mahkemesi aksine karar vermedikçe, dosya üzerinden, ilk derece mahkemesi olarak, öncelikle ve ivedi olarak karara bağlanır.

İptal davasının uyuşmazlığın tahkime elverişli olmaması, tahkim anlaşmasınızn geçersizliği ve tahim anlaşması yapan tarafların ehliyetsizliği hariç bir sebeple iptali durumunda, taraflar aksini kararlaştırmamışlarsa hakemleri ve tahkim süresini yeniden belirleyerek tahkim sürecini yeniden başlatabilirler. Taraflar isterlerse eski hakemleri de tayin edebilirler.

İptal davası hakkında verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz incelemesi, iptal sebepleriyle sınırlı olarak, öncelikle ve ivedilikle karara bağlanır.

HMK tahkiminde temyiz kararın icrasını durdurmaz. Ancak MTK tahkiminde temyiz süreci tamamlanıp iptal davasının reddi kesinleşmeden icra aşamasına geçilemez.

HakemPortal, tahkim yoluna başvurulan uyuşmazlık sayısı ve çeşidi ile tahkimde taraf vekili, hakem, bilirkişi olarak yer alanların sayısını arttırarak, tahkim yargılamasını daha ulaşılabilir hale getirmeyi hedefleyen sosyal etki girişimidir.

Özel bir üyelik koşulu aranmayıp isteyen herkes HakemPortal’a üye olabilmektedir. Üyeler tahkim profesyonelleri ile direkt mesaj ile anlık iletişim sağlayabilirler ve koşullarını sağlamaları durumunda tahkim profesyoneli olarak listelenebilirler.

Her avukat tahkimde müvekkilini temsil edebilir. Tahkimde müvekkillerinizi temsil edebilmeniz için özel şartlar aranmaz. Ancak HakemPortal’da taraf vekili olarak listelenmek için hukuk fakültesi mezunu olmanızın yanı sıra;
● En az 3 yıllık avukatlık tecrübesine sahip olmanız,
● Kurumsal tahkim merkezleri tarafından verilen taraf vekilliği eğitimini tamamlamış olmanız ve
● En az 1 tahkim sürecinde taraf vekili, hakem veya bilirkişi olarak yer almanız gerekmektedir.
● Eğer 3 yıldan daha az avukatlık tecrübeniz varsa en az 2 tahkim sürecinde taraf vekili olarak yer almanız veya en az 1 tahkim sürecinde hakem veya bilirkişi olarak yeralmanız durumunda gene taraf vekili  olarak listelenebilirsiniz.

Yukarıda sayılanlar taraf vekili olarak listelenebilmeniz için minimum gereklilikler olmakla birlikte bu gereklilikleri sağlayan avukatlar bütün uyuşmazlık tutarları açısından taraf vekili olarak listelenemeyebilir. HakemPortal uzmanlık alanlarındaki yetkinliğinizi, mesleki tecrübenizi ve tahkim tecrübenizi dikkate alarak sizi sadece belirli tutarlı uyuşmazlıklar için taraf vekili olarak listeleme hakkına sahiptir.

Taraflarca tahkim yargılamasına hakem olarak seçilen herkes hakem olabilir. Hakem olmak için hukukçu olmak gerekmez. Ancak hakemler genellikle uyuşmazlık konusunda uzman kişiler arasından seçilir. HakemPortal olarak sadece kompleks ve yüksek tutarlı uyuşmazlıkların değil, çeşitli konularda, her bedelden uyuşmazlığın tahkimde çözümlenebilmesi için kıyasen düşük tutarlı uyuşmazlıklara da atanmayı kabul edecek hakemlerin erişilebilirliğini arttırmamız gerektiğinin farkındayız. Bu sebeple;

● En az 5 yıllık mesleki tecrübe sahibi,
● Kurumsal tahkim merkezleri tarafından verilen hakemlik eğitimini tamamlamış,
● En az 1 tahkim sürecinde hakem veya bilirkişi olarak veya en az 5 tahkim sürecinde taraf vekili olarak yeralmış,
● Etik kurallara aykırı davrandığı tespit edilmemiş olan uzmanları hakem olarak listelemekteyiz.
Ancak bu gereklilikleri sağlayan uzmanlar bütün uyuşmazlık tutarları açısından hakem olarak listelenemeyebilir. HakemPortal uzmanlık alanlarındaki yetkinliğinizi, mesleki tecrübenizi ve tahkim tecrübenizi dikkate alarak sizi sadece belirli tutarlı uyuşmazlıklar için hakem olarak listeleme hakkına sahiptir.

Belirli bir alan veya disiplin hakkında bilgi veya deneyime sahip kişiler taraflarca veya hakem heyeti tarafından bilirkişi olarak atanabilir. Taraflarca atanan bilirkişilerin de hakem tarafından atanan bilirkişiler gibi bağımsız ve tarafsızlık olması gerekmektedir. Bilimsel ve teknik konulara ilişkin sektörel uzmanlar, tazminat tutarlarının hespalanması, muhasebe işlemleri, dolandırıcılık ve yolsuzluk konularına ilişkin finansal uzmanlar, hakemlerin uzmanlık alanında olmayan konularla ilgili hukuki uzmanlar bilirkişi olarak listelenebilir. Bunun yanı sıra bilirkişi olarak listelenebilmek için;
● En az 10 yıllık mesleki tecrübe sahibi,
● Uzmanı olduğu konu ile ilgli üst düzey akademik yetkinlik ve/veya uygulama birikimine sahip olan,
● En az 1 tahkim sürecinde bilirkişi olarak veya en az 15 tahkim sürecinde taraf vekili olarak yeralmış veya en az 10 tahkim sürecinde hakem olarak yeralmış ,
● Etik kurallara aykırı davrandığı tespit edilmemiş olan uzmanları bilirkişi olarak listelemekteyiz.

Ancak bu gereklilikleri sağlayan uzmanlar bütün uyuşmazlık tutarları açısından bilirkişi olarak listelenemeyebilir. HakemPortal uzmanlık alanlarındaki yetkinliğinizi, mesleki tecrübenizi ve tahkim tecrübenizi dikkate alarak sizi sadece belirli tutarlı uyuşmazlıklar için bilirkişi olarak listeleme hakkına sahiptir.

HakemPortal bütün taraf vekili, hakem ve bilirkişileri akademik ve mesleki tecrübelerini dikkate alarak belirli uyuşmazlık tutarlarıyla sınırlı olarak listeler. Her üye HakemPortal’ın uzmanları belirli uyuşmazlık tutarlarıyla sınırlı olarak listeleme hakkına münhasıran sahip oluğunu kabul eder. HakemPortal paylaşmış olduğun bilgi ve belgeler doğrultusunda listelendiğin uyuşmazlık tutarlarında değişiklik yapabilir.

Uyuşmazlık bedeli ayrımı bağlayıcı değildir ve taraflar her zaman bu sınırlarla bağlı olmaksızın taraf vekili, hakem, bilirkişi atayabilirler.

Ayrıca uyuşmazlık bedelleri üyelere yetkin oldukları sınırlar içerisinde listelenmek istedikleri uyuşmazlıkları belirleme imkanı da sağlayarak vakit kaybını ve yanlış eşleşmeleri önler.

HakemPortal taraf vekili, hakem ve bilirkişilerin görünürlüğünü arttırarak, doğru kişilerle network oluşturmanı ve daha fazla uyuşmazlık için tercih edilmelerini sağlar.

HakemPortal her uyuşmazlık tutarı için uzmanlar bulmayı kolaylaştırarak tahkimde çözümlenebilecek uyuşmazlık sayısını arttırdığı gibi düşük tutarlı uyuşmazlıklar için listelenen uzmanların tecrübe kazanmasını da sağlayarak arz ve talep dengesi yaratır.

Taraflar HakemPortal’la daha az vakit ve kaynak ayırarak uyuşmazlıklarına en uygun uzmanlarla çalışma imkanı bulurlar ve üyeler de ilgi alanlarına, yeteneklerine ve belirledikleri bedellere uygun uyuşmazlıklarda listelenme imkanına sahip olur.

HakemPortal sitesinde üye olmadan arama yaparak ihtiyacınız olan uzmanları bulabileceğiniz gibi üye olarak uzmanlarla anlık görüşme sağlamanız da mümkündür.

HakemPortal her bedeldeki uyuşmazlık için doğru ve güvenilir uzmanlara ulaşmanızı sağlayarak etkili, hızlı ve efektif yargılamanın yaygınlaşmasını sağlar, hukukun üstünlüğüne ve adalete olan güveni artırır. Ayrıca mahkemelerdeki iş yükünü azaltarak mahkemelerde görülen uyuşmazlıkların da daha hızlı, etkin ve efektif olmasına katkı sağlar.

Kontent

hakem olmak için ...

No Content