1. GİRİŞ
Bu makalede ana hatları ile tahkimde taraf vekilliği konusu ele alınacaktır. Öncelikle tahkim kurumuna tarihsel olarak kısaca değinilecek ardından tahkim türleri ele alınacak, pozitif hukuk bağlamında HMK tahkime ilişkin hükümlerden genel olarak bahsedilecek ardın ve son olarak tahkim kurumunda taraf vekilliğini yeri ve önemi üzerinde durulacaktır.
2. TARİHSEL SÜREÇTE TAHKİM
Tahkim kurumunun tarihsel gelişimi gerek ulusal gerekse de uluslararası hukuk tarihinde eski ve köklü bir geçmişe sahiptir. Gerek Kıta Avrupası ve gerekse de Anglo Amerikan Hukuk siteminin egemen olduğu devletlerin egemenlik alanlarında tahkim yargılaması güçlü bir geçmişe ve uygulama alanına sahiptir. Hakem seçimi ve taraflarca üzerinde yargılama ve karar verme kudreti hakkında üzerinde mutabık kalının bu hakem veyahut hakemlerin yargılama faaliyetleri olarak ortaya çıkan ve günümüzdeki haliyle modern ve uzmanlık alanı olarak ilk bakışta karmaşık ve teknik bir görünüm arz eden tahkim, hemen belirtmek gerekir ki Türk Hukuku açısından yeni bir kurum değildir. Uygulama alanı Osmanlı Devleti dönemine kadar takip edilebilir. Keza Dünya Hukuk tarihini genel bir bakış açısı irdeleyecek olursak Durkeim’ in toplumbilimsel olarak yapmış olduğu organik sınıflandırmalarda da sosyal gruplar arasında doğan ihtilafların hakem seçimi ile çözülme yoluna gittiğini görmek mümkündür. Geleneksel devlet yargısının güçlenmesi ise organik bağ ile gruplaşma ardından (çok genel olarak) kent devletleri, imparatorluklar ve ulus devletlere evrilmesi ile Egemen Devlet İlkesinin güçlenmesi tahkim yargılaması geri planda mevcudiyetine devam etmiştir. Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ve küresel serbest piyasaların geçmişe nazaran çok daha fazla alanda gelişme yayılma göstermesi özellikle ticari uyuşmazlıklarda tahkim kurumun etkinliğinin arttırmış ve güçlendirmiştir. 1923 tarihinde merkezi Paris olan ICC Uluslararası Tahkim Uygulamalarında önemli bir otorite olarak karşımıza çıkmaktadır. (International Chamber of Commerce)
Tahkim Kurumu uygulama perspektifi olarak ve Türk Hukuk Mevzuatı olarak ikiye ayrılmaktadır. Milletlerarası Tahkim Yargılaması ve İç (Hukuk) Tahkim Yargılaması olarak. Kanunkoyucu da bu noktada ilgili ayrımı takip ederek MTK ve HMK (tamamı değil ancak ilgili hükümler çerçevesinde) olarak tahkim kurumunu kanunlaştırma yoluna gitmiştir. (Ayrıca ve açıkça belirtmekte fayda var ki bu makalede ele alınan tahkim yargılaması özel kanunlarda faklı hükümler altında düzenlenmiş olan tahkim/ hakem kurumu değil ancak tahkim kavramının özü itibariyle tarafların Sözleşme Özgürlüğü İlkesinde yasal sınırlar çerçevesinde (tahkime elverişlilik olarak ifade edilmektedir.) tarafların uzlaşısı ile vücut bulan tahkim yargılaması (tahkim anlaşması olarak ifade edilmektedir.) üzerine bina edilmiştir. Sigorta Tahkim Heyeti ve ilgili kurumlara ilişkin özel/Lex Specialis düzenlemeler ayrı bir inceleme ve değerlendirme konusudur ve Amaçsal Yorum Metodu ile değerlendirmeler yapan kimi tahkim hukukçularınca da tahkim kurumu ile bağdaşıklığı tartışılan bir durumdur.)
MTK Madde 1 ve madde 2 bu kanunun uygulama alanı ve unsurular bakımdan tanımlar ve açıklamalar içermektedir. HMK Onbirinci Kısım Tahkim başlığı taşımakta olup Madde 407 ila Madde 444 Tahkim Yargılaması ile ilgili hükümler ve Hakem Kararlarının Usul Hukuk açısından hukukumuzdaki yeri bakımından hükümler içermektedir.
Son olarak Tahkim Kurumu Ad Hoc tahkim ile Kurumsal olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kurumsal Tahkim, sözleşmedeki tarafların olası bir uyuşmazlık hakkında, uyuşmazlık hakkında karar vermek üzere bir hakem kuruluşunu yetkilendirdikleri tahkim türüdür. İç Hukuk bağlamında örnek olarak TBB TAHKİM MERKEZİ, İSTAC, İTOTAM, ANKARA BAROSU TAHKİM MERKEZİ verilebilir. Üzerinde mutabık kalınacak tahkim şartı/ anlaşması ile ilgili tahkim merkezinin yetkilendirilmesi ile her bir tahkim merkezinin münhasır olan kuralları söz konusu anlaşama ve olası uyuşmazlık hakkında uygulama alanı bulacaktır. Kurumsal olmayan Ad Hoc Tahkim Yargılamasına gelecek olursak; bir kurumun olası uyuşmazlığa, tahkim sözleşmesine dahil olmadığı, tarafların sürecini özgür iradeleri ile Sözleşme Serbestisi İlkesince yasal sınırlar içerisinde düzenlemiş oldukları tahkim türüdür.
3. TARAF VEKİLLİĞİ VE TAHKİM
Tahkim yargılaması her geçen gün karmaşıklaşan hukuk disiplinleri içerisinde bilhassa usul hukuku bakımından uzmanlık ve bilgi gerektiren bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği üzere Avukatlık Kanunu Madde 35 “Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir.” denilmektedir. Kaldı ki tahkim gibi özel bir yargılama alanında tahkim konusunda özel bilgi sahibi bir avukatın varlığı tahkim yargılamasının sağlıklı bir şeklide sürdürülmesi bakımında son derce önemlidir. Nihayetinde adil ve somut gerçekliğe uygun bir yargılanın yürütülmesi noktasında ihtiyari ve az masraflı ve hızlı bir yargılama olan tahkim yargılamasında, tahkime ilişkin yetkinliği olan bir avukatın varlığı tahkim kurumunun ruhuna da uygundur.
4. SONUÇ VE GENEL OLARAK TAHKİM
Bu yazı derin ve detaylı bir incelemeden ziyade aslında hukumuza hiç de yabacı olamayan ve tarihsel kökleri Osmanlı Devleti Dönemine kadar takip edilecek bir kurum olan tahkimin başta değerli meslektaşlar olmak üzere tüm hukukçuların dikkatlerini tahkim yargılamasının avantajlarına çekmek ve devlet yargısına göre uygulama olarak bakarsak hızlı ve etkin bir usuli yargılama yolu olan tahkimin ülkemizde gelişimi için dikkat çekmek ve üzerine eğilmek ve alternatif bir hukuki uyuşmazlık çözüm yolu olarak önemini vurgulamaktır.
Av. Atahan ÇAKMAKKAYA